Renkli bir tablonun içinde yürüyormuş gibi hissediyor insan.
Tepelerindeki heybetli şatolara, göğe yükselen kiliselerine, köprülerine ve görkemli yapılanmasına rağmen sade, zarif, beyaz insanların yaşadığı kent.
Vltava Nehri'nin iki yakasını birbirine bağlayan Charles Köprüsü hediyelik eşya satıcıları, müzisyenler, sokak ressamları, cambazlar, kukla oynatıcıları ve büyük kalabalıkları ağırlıyor.
Vaclav Meydanı'nda bulunan Ulusal Müze, Dekoratif Sanatlar Müzesi, ünlü yazar Kafka'nın fotoğrafları ve kişisel eşyalarının sergilendiği Kafka Evi ve Mozart'ın Prag'a geldiğinde kalmış olduğu yer görülmesi gereken müzelerden.
Prag; "Altın Şehir", "Doksanların Sol Bankası", "Masal Şehri", "Şehirlerin Anası" ve "Avrupa'nın Kalbi" olarak da anılıyor. Çok renkli mimariye sahip bu kentte ağırbaşlı gotikten renkli rokokoya hatta gösterişli barok mimarisine rastlayabilirsiniz.
Prag'ı gezerken bir kentin büyüleyici biçimde korunduğuna şaşırıyorsunuz. Hradcany Tepesi'ndeki kaleden kenti seyretmek muhteşem bir keyif. Prag, Golz-Kinsky Sarayı, St. Nicholas Kilisesi ve birçok gotik yapıyla çevrili bir açık hava müzesi adeta...
Sternberg Sarayı, Loretoi, Maisel Sinagogu, Eski-Yeni Sinagog, St. Nicolas Kilisesi, Kampa Adası, Wallenstein Bahçesi, Belvedere ve Royal Bahçeleri ve Mucha Müzesi mutlaka görülmeli...
Bir çok çiftin Balayı deyince hiç kuşkusuz aklına gelen ilk yer Maldivlerdir. Maldivler'in ilk tercih sebep olmasındaki birinci neden düğünden önce ve düğün gün...
Daha Fazla Yorum Göster
GörmenLazım Editör
